Roza, gül hastalığı veya rozase olarak da bilinir. Genel olarak yüz bölgesinde görülür ve yüz bölgesinin kırmızıya çalan bir renk ile kaplanması olarak tarif edilebilir. Türkiye’de her 20 kişiden 1'ini etkiler ve buna rağmen yanlış teşhis edilen ve sıklıkla yanlış yönetilen başka bir cilt rahatsızlığı yoktur. Semptomlarının çeşitliliği ve karmaşıklığı nedeniyle, roza alevlenmelerine neyin neden olduğu ve neyin artırdığı konusunda birçok kişi bilgisizdir. Bu yüzden sizlere en sık duyacağınız roza mitlerinden bahsedeceğiz.
*Roza kötü hijyenden kaynaklanır.
Roza, cildin pilosebase bezlerinde kronik inflamatuar bir hastalıktır ve hijyen ile ilgisi yoktur. Aslında, sert temizleme ürünleri kullanmak ve yüzünüze aşırı peeling yapmak semptomlarınızı şiddetlendirebilir ve cildinizin koruyucu bariyerinde daha fazla hasara neden olabilir. Cildi temiz ve sağlıklı tutmak için, rozaya eğilimli ciltler için özel olarak formüle edilmiş nazik, besin açısından zengin ürünler kullanın.
*Roza bulaşıcıdır.
Roza bulaşıcı bir hastalık değildir, bu nedenle hastalığı olan biriyle temas ettiğinizde size bulaşma riski yoktur. Bununla birlikte, roza biraz da genetiktir ve bazı kişilerin hastalığı geliştirme olasılığı diğerlerine göre daha fazladır.
*Kafein alevlenmeleri tetikler.
Hayır, rozanızın geçmesini sağlamak için sabah kahvenizden vazgeçmeniz gerekmiyor. Araştırmacılara göre alevlenmeleri tetikleyen çay ve kahvedeki kafein değil, içeceklerin ısısıdır.
*Roza tedavi edilebilir.
Duyduğunuz “mucize çözüm” ne olursa olsun, rozanın tedavisi yoktur. Semptomlarınızı kontrol altına almak ve yangıları azaltmak/önlemek mümkündür, ancak kalıcı bir çözüm (henüz) mevcut değildir.
Comments